ŞEYH ABDULAZİZ UYÛN ES-SÛD
1917 yılında Hıms şehrinde dünyaya geldi.Amcası Şeyh Abdulğaffâr Uyun es-Sûd 'dan ve Şeyh Abdulkâdir Hoca 'dan usulu fıkıh ve hanefi fıkhı dersleri aldı.
Hanefi fıkhının önemli kaynaklarından İbni Âbidin'de bulunan bir meselede zorlandığı zaman hocası Şeyh Abdülkadir Hoca'ya müracaat eder.Hocasının önünde kitabını açıp tam meseleyi soracak iken Allah (cc) onun anlayışını açar meseleyi kavrardı. Kendisi buna çok şaşırır hocasının bereketi olduğunu düşünürdü.
Büyük bir alim, kuvvetli bir fakihti. Mezheb içindeki meselelerde hep azimeti tercih eder ve şöyle derdi; " Kim daima ruhsatlar ile amel ederse dini zayıflar."
Kuran'ı Kerim'i her gün bir cüz ezberlemek suretiyle bir ayda hıfzetti.Mutâd olarak hergün beş cüzü ezberinden nafile namazlarda okurdu.Böylece altı günde Kuran'ı Kerim'i hatmederdi.Her sene Sahih-i Buhari'yi mutlaka baştan sona okurdu.
Anne babasına karşı çok itaatkardı.Buluğ çağına erdiğinde boyu çok uzadı.Birgün babası onunla şakalaşarak; "Boyun babanı geçecek kadar yaramaz mı oldun " ? dedi. Edebinden babasının boyu uzun görünmesi için babası kaldırımda yürürken o yolda yürürdü.....
Babasının vefatından sonra hergün kabrini ziyaret ederdi. Birgün babasını rüyasında gördü.Ona dedi ki; "Oğlum hergün gelmek seni yoruyor haftada birgün yeter".
Az şaka yapar çok zikrederdi. Rüyasında Efendimiz (sav)'i gördü.Ona; "Öyle bir zamandasınız ki, ilim amelden hayırlıdır."buyurdu. Bundan sonra Şeyh hayat akışını değiştirip, zikr ve virdlerini muhafaza ederek vaktini ilme ve talebe yetiştirmeye adadı.
Efendimiz (sav)'i sık sık rüyasında görürdü.Birgün Medine'de iken Efendimiz (sav) rüyasında; " Sen misafirimizsin malından birşey harcama" diye buyurur. Medine'de üç ay kaldığı halde ayrılana kadar yanında mevcut olan miktardan hiçbirşey eksilmemişti.Orada bulunduğu bu üç ay zarfında Ravda- i Şerif' te Kıraat-ı Aşere ile 21 hatim yapmıştır. ( 10 kıraat 20 rivayet )
Namaz konusunda çok titizdi. ( bu konuda birçok kissa var ) Öğleyi kıldığında ikindiyi düşünmeye başlardı. Bu hep böyle devam etti.
Hayatında bir vakit bile namazı cemaatsiz kılmadı. Derdi ki ; "On iki yaşımdan beri seferde dahi münferid namaz kıldığımı hatırlamıyorum.Allah (cc) ona namazını cemaatle kılmasına vesile olacak insanlar gönderirdi. Medine'de iken böyleydi.Namaz vakti girdiği anda mescide giderken yolda ise namazını eda eder mescide varmayı beklemezdi. " Vaktinde kılınan namaz Mescidi Nebevi'de kılınan namazdan daha hayırlıdır".derdi.
Bir ara Şeyh tüberküloza yakalandı.Doktorun tavsiyesi ile temiz hava için Hıms'dan ayrılıp Beyrut 'a gitti. Kaldığı otelde Allahın inayeti ile Şeyh Süleyman El-Faris el-Mısri ile karşılaştı.Ona Şâtibiyye ve Durre tarikinden Kıraat-ı Aşere-i Suğra'yı okudu.Sonra Şam'a gitti.Orada Şeyh Muhammed Suleym El-Hulvâni'ye Aşere-i Suğra'yı okudu.Ayrıca o dönemde Şam yakınlarındaki İrbin kasabasına giderek Şeyh Abdülkadir Kuveydr El-irbili'den tayyibe tarikinden Kıraati Aşere -i Kubrâ'yı tam dört ayda tamamladı. Şeyh El-Hulvâni hatimi bitirdiğinde ona ağlayarak şöyle dua etti." Allah'ım ona salih seçkin talebeler nasip eyle".
Hacca gittiğinde orada Hicaz Kurrâ Şeyhi Ahmed bin Hâmid Et-tici ile karşılaştı.Ona 14 Kıraati cem etti. (Aşere-i Suğra , Aşere-i Kubrâ, dört şâz kıraat )
O dönemde babasından Mısır'a gitmek için izin isteyip o zamanın Şeyhul-Kurrâ'sı Şeyh Muhammed El-Dabbâ'ya 14 kıraatı okudu. Şeyh onu ilk gördüğünde bağrına basarak kendisine icazet okumasını teklif etmiş.Şeyh Abdülaziz Uyun es-Sûd bu teklife çok şaşırmıştı.Çünkü daha henüz ona okumak istediğinden bahsetmemişti.
Şeyh El-Dabbâ ona; " Bu gece rüyamda sen ve baban Medine de Ravda-ı Şerif 'te bana geldiniz.Baban bana seni göstererek : "Abdulaziz sana geldi" (ona dikkat et olur mu ?) dedi." Ey oğlum ! Allah (cc) bana Kuran ehlini tanıyabileceğim bir nur -feraset- verdi. "dedi.
Şeyh El-Dabbâ ona; " Bu gece rüyamda sen ve baban Medine de Ravda-ı Şerif 'te bana geldiniz.Baban bana seni göstererek : "Abdulaziz sana geldi" (ona dikkat et olur mu ?) dedi." Ey oğlum ! Allah (cc) bana Kuran ehlini tanıyabileceğim bir nur -feraset- verdi. "dedi.
Hayatı boyunca teheccüd namazını bırakmadı. Allah (cc) onun ruhunu teheccüd namazı kılarken kabzetti.
Takvasından dolayı talebelerine verdiği icazetlerin altına "Fetva ve Kıraat hocalığı emaneti ile imtihan olunan Abdülaziz Uyun es-Sûd " yazardı.
Ona Şeyhul-Kurrâ denildiğinde haşyet ve ver'a ile " arkasında ne var, arkasında ne var" diyerek hiç hoşlanmadıgını ifade ederdi.
Talebelerine karşı son derece kerim, sevgi dolu ve şefkatli idi.Birgün talebesi Şeyh Eymen Rüşdi Süveyd 'e ikramda bulunmak istedi ve Eymen Hoca namaz kılarken cebine kendi maaşının yarısını koydu.Selam verdikten sonra onun ne kadar kerim olduğunu bildiğinden kendisine çekinerek bu ikramı sorduğunda ; "Ben senin baban gibi değil miyim? dedi.
Ulemâ ve kurrâlara çok saygı duyardı.Kendisine kıraat okumaya gelen kefif (âma) bir zat yanına girince ayağa kalkar ona tâzim ederdi.Vefatından önceki hastalık anlarında bile yanına ziyaretine gelen Şeyh Ramazan el-Bûti'yi görünce acziyet ve hastalığına rağmen saygıyla ayağa kalkmıştır.
Allah'tan (cc) çok korkan huşu sahibi bir insandı.Kendisine biri şöyle şikayette bulundu : " Efendim insanlar beni Hâlik'tan (cc) alıkoyuyor.Şeyh Abdülaziz Uyun es-Sûd hoca cevap olarak ; " İnsanlar ile olan beraberliği Allah (cc) için olsun"demiştir ".
Konuşmalarında "ben" lafzını asla kullanmazdı.
Hocası Muhammed El-Dabbâ şöyle demiştir; " Kim Allah Rasulü'nün (sav) sakalını görmek isterse Şeyh Abdülaziz Uyun es-Sûd'un sakalına baksın".
Şeyh Abdullah Necib; "Suriye'de bir veli varsa o da Şeyh Abdülaziz Uyun es-Sûd'dur"demiştir.
Ömrünün son günü 13/1/1979 yılında 63 yaşına ulaşmış bulunmaktaydı.Gece teheccüd namazına kalkan Şeyh Abdülaziz Uyun es-Sûd hoca sarığını takıp cübbesini giydi.Hastalığı sebebiyle oturarak namaz kılıyordu.İkinci rekata kalkar iken temiz ruhunu teslim etti.
Ğasli esnasında yanına giren Eymen Süveyd Hoca şöyle anlatır: " Vallahi kardeşlerim yüzünde öyle bir tebessüm vardı ki anlatmaya mecal yok. Yaşadığım müddetçe onu unutmam mümkün değil. Öpmek için eğildiğimde göğsünden öyle güzel bir koku geldi ki Allah'a yemin olsun ki şu ana kadar böyle bir koku koklamadım.O koku Hocamın adet olarak sürdüğü kokulardan değildi.Kokladığım en güzel koku idi".
Allah rahmet eylesin.Bizleri de onların yollarından yürüyenlerden eylesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder