11 Ocak 2013

ŞÂTIBÎ (Kâsım bin Fîrruh el-Endülüsî)

ŞÂTIBÎ (Kâsım bin Fîrruh el-Endülüsî)


Endülüs’te yetişen kırâat âlimlerinin büyüklerinden. İsmi, Kâsım bin Fîrruh bin Ebi’l-Kâsım Halef bin Ahmed eş-Şâtıbî, er-Ruaynî, el-Endülüsî’dir. Ebû Muhammed ve Ebü’l-Kâsım diye iki künyesi vardır. Endülüs’te bir kasaba olan Şâtıbe’de doğdu ve Kur’ân-ı kerîmin kırâatini orada öğrenip tamamladı. 590 (m. 1193) senesi Cemâzil-âhır ayının yirmisekizinci günü, Kâhire’de vefât etti. Kabri, Kurâfe mezarlığındadır. Mezârı belli olup, meşhûrdur ve çok müslümanlar tarafından ziyâret edilmektedir.

İmâm-ı Şâtıbî, gözleri a’mâ olarak doğmuştu. Çok ilimde mahir ve mütehassıs olup, anlayışı ve zekâsı kuvvetli, zamanındaki âlimlerin bir tanesi ve ledünnî ilimlerden pay alan, şaşılacak üstün hâlleri bulunan ve birçok kerâmetleri görülen evliyânın büyüklerinden idi. Allahü teâlânın kelâmı olan Kur’ân-ı kerîmin kırâatini (okunuş şekillerini) ve tefsîrini çok iyi bilen ve Resûlullahın ( aleyhisselâm ) hadîs-i şerîflerindeki derin bilgisiyle tebarüz eden büyük bir âlimdi. Birçok hadîs kitabındaki hadîs-i şerîfleri ezberlemişti. Sahîh-i Buhârî, Müslim ve Muvatta’ kitablarında yazılı hadîs-i şerîfler kendisine okunduğu zaman, aralarındaki nüsha farklarını ezberinden düzeltir ve onlarda, ihtiyâç duyulan yerlere gerekli işâretleri yazdırırdı. Ayrıca o, arab dili ve edebiyat ilimlerinde de zamanının bir tanesiydi. Rü’yâ ta’biri ilmini de iyi bilirdi. Söylediği ve yaptığı herşeyde, Allahü teâlânın rızâsını kazanmaktan başka bir düşüncesi yoktu. Kendisinden çok kimseler faydalandı. Meclislerinde lüzumsuz sözlerden uzak durur, ilim okutmanın dışında, ancak kendisine birşey sorulduğunda zarûret miktârı konuşurdu. Hattâ huzûrunda olanları fuzûlî ve boş sözlerden men ettiği için, meclisinde bulunanlar buna çok dikkat ederlerdi. Kur’ân-ı kerîm okutmak için oturduğunda, tam temizlik üzere bulunurdu. Allahü teâlâdan korkup O’nun emirlerine boyun eğer ve her işinde sünnet-i seniyyeye uymaya çalışırdı. Şiddetli ağrıları bulunan bir hastalığa yakalandığı hâlde, hâlinden hiç şikâyet etmez ve inleyip sızlanmazdı. Hâlinden sorulduğu zaman, afiyette olduğunu söyler, başka şeyler ilâve etmezdi.
Büyük kırâat âlimi olan Şâtıbî, bu husûsta imamlık derecesine yükselmişti. Uzak ve yakın her şehirden ve her memleketten, Kur’ân-ı kerîmin kırâatini öğrenmek isteyenler, vatanlarını ve işlerini terk edip onun meclisine koşar, kırâat için huzûrundan ayrılmazlard

 Hırz-ül-emânî ve vech-üt-tehânî: Kırâat ilmine dâir bir kaside olup, 1173 beyitten ibârettir. Eşsiz bir eserdir. Asrındaki kırâat âlimleri, kırâatleri nakil husûsunda onu kaynak eser kabûl ettiler. Kırâat ilmi ile meşgûl olanlar, bu kasidenin ezberlenmesine ve bilinmesine öncelik verirlerdi. Bu kaside, kırâat ilmi ile ilgili ince ve gizli işâretleri ve insanı hayran bırakan rumuzları ihtivâ etmektedir. Bu uslûbta, daha önce bir kaside yazılmamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Asım Kıraatinin Hafs Rivayetine Göre Bilinmesi Gereken Kelimeler Testi

         Kıymetli Kuran Dostları ! Asım kıraatinin Hafs rivayetine göre bilinmesi gereken özel kelimelerle alakalı testimiz yayınlandı  Kola...